29 Kasım 2007 Perşembe

On the road again...


Ama gercek yolcular gitmek icin giderler;
Yurekleri balonlar gibidir; Hafifcecik;
Ve nicin oldugunu bilmeden, "Gitsek" derler,
Yazgilari onunde boyunlari hep egik.

Şimdi hayallerine dokunma zamanı.
Biraz nefes alma, kaçma, aylaklık etme,
"Mai Pen rai"(hiç tasa yok) zamanı...
Kara kışa inat kemiklerini ısıtma, gün ışığına sarılma,
Yollarda, şehirlerde, adalarda kaybolma zamanı...
Yukarıdaki hamağa uzanma,
Bolca aşka bulanma zamanı,
sadece ben ve O...
Önümüzdeki 1 ay boyunca Tayland yollarında olacağız.Fırsat buldukça ya da döndükten sonra buraya yazacağız. Görüşmek üzere!

5 Ekim 2007 Cuma


"Gökyüzünden dilimler içeren şu bulutlar ülkesini görüyor musun?" dedi. "İlk bakışta insan sanır ki, en karanlık yeri, en derin yeridir gökyüzünün; ama çok geçmeden bu karanlık ve yumuşaklığın yalnızca bulutlardan oluştuğunu, tüm derinliğiyle evrenin, ancak buluttan dağların saçaklarıyla fiyortlarında başlayıp sonsuzluğun içerisine dalıp gittiğini ve bu evrende yıldızların yer aldığını anlar. Görkemli yıldızların, biz insanlar için aydınlık ve düzeni simgeleyen bu alabildiğine yüce varlıkların. Dünyanın ve gizlerinin derinliği bulutların ve siyahlığın olduğu yerde değildir, derinlik aydınlıkta ve beyazdadır. Lütfen yatmadan önce pek çok yıldızla donanmış bu körfezIere ve boğazlara bir süre daha bak, bu arada kapını çalabilecek düşleri ve düşünceleri de geri çevirme."


"Boncuk Oyunu"'ndan